1-Tohum- Fidan- Ağaç Oyunu:
Oyunun kuralları şu şekildedir; Öğretmen tohum dediğinde çocuklar yere çömelip elleriyle gözlerini kapatırlar, öğretmen fidan dediğinde ayağa kalkıp ellerini bellerine koyarlar, öğretmen ağaç dediğinde ise iki ellerini yana açarak ağaç şeklinde dururlar. Öğretmen çocuklara kuralları açıkladıktan sonra komutları verir ve oyunu başlatır. Öğretmen sırayla tohum, fidan, ağaç komutlarını verdikten sonra komutları karışık vermeye çalışır ve oyunu zorlaştırır. Oyun bir süre oynandıktan sonra herkes alkışlanır ve oyun sona erer.
2-Topraktan Heykel Oyunu:
Öğretmen çocukların yarım daire şeklinde yerde oturmalarını sağlayarak karşılarına geçer ve çocuklardan gözlerini kapatarak söylediklerini düşünmelerini ister: Şimdi hepimiz güzel bir bahçede, toprağın üzerinde oturuyoruz. Herkes elini toprağa değsin şimdi, toprağı hissediyor musunuz (söylenenler fiziksel hareketlerle canlandırılır)? Şimdi hep birlikte gözlerimizi açalım, topraktan bir avuç alıp önümüzde bir tepe yapalım. Şimdi bu tepenin üzerine biraz su dökelim ve çamur haline getirelim. Herkes çamurunu yoğursun şimdi. Çamurumuz kıvama geldiğinde hepimiz şimdi çamurumuza istediğimiz şekli veriyoruz. Bu canlı veya cansız bir nesne olabilir, çamurumuzu istediğimiz gibi şekillendiriyoruz ve topraktan heykeller yapıyoruz (el hareketleriyle canlandırılır). Herkes topraktan heykelini tamamladığında sessizce diğerlerinin bitirmesini beklesin ve heykeli için bir isim düşünsün. Şimdi sırayla heykelimizin neye benzediğini ve ismini söylüyoruz.
Öğretmen her çocuğu dinledikten sonra isterse çocukları bahçeye çıkarıp ya da sınıfa toprak getirerek onların gerçekten toprak ve suyla heykeller yapmasına fırsat tanıyabilir. Ayrıca etkinlik bir başka zaman, çocukların sırayla ortaya gelip canlandırma yaparak diğer çocukların, ortadaki çocuğun ne heykeli yaptığını tahmin etmelerini istemesiyle ve doğru tahminde bulunan çocukların alkışlanmasıyla gerçekleştirilebilir.
3-Topraktaki Solucan Oyunu:
Öğretmen çocuklara, “Çocuklar, içinizde daha önce hiç solucan görmüş olan var mı? Peki, solucanlar nerede yaşar? Nasıl hareket ederler? Neyle beslenirler?” diye sorar ve cevapları dinler. Daha sonra öğretmen çocuklara, “Solucanlar toprakta yaşar ve bitkilerle beslenirler. Şimdi sizlerle bir oyun oynayacağız ve bu oyunda karnı aç solucanlar ve bitkiler var. Solucanlar kıvrıla kıvrıla hareket ederek bitki ararken bitkiler de yuvarlanarak solucanlardan kaçmaya çalışacak. Solucanların yakalayıp dokunduğu bitki olduğu yerde hareket etmeden bir sonraki turu bekleyecek, anlaştık mı?” der ve kuralları bu şekilde çocuklara açıklamış olur. Daha sonra öğretmen, “Şimdi kimler solucan, kimler bitki olmak istiyor?” diye sorar ve solucanlar ve bitkiler seçildikten sonra oyun başlar. Solucan olan çocuklar solucan gibi hareket ederek (yerde sürünme hareketi yaparak) bitkileri kovalarken bitkiler yuvarlanarak onlardan kaçmaya çalışır ve solucanın dokunduğu bitki yerinde kalarak bir sonraki turu bekler. Bu şekilde tüm bitkiler yakalandığında bu sefer solucanlar bitki, bitkiler solucan olur ve oyun istendiği sayıda tekrar edilir.
4-Toprağın Altındaki Köstebek Oyunu:
Öğretmen kartondan köstebek maskesiyle sınıfa girer ve çocuklara, “Bu hayvanın adı nedir? Nerede yaşar? “ vb. sorular sorar. Öğretmen cevapları dinledikten sonra, “Evet bu hayvanın ismi köstebek ve köstebekler toprağın altına oydukları yuvalarda yaşarlar. Köstebekler zararlı böcekleri yedikleri için yararlıdır ancak toprağı kazarken bitkilerin köklerine zarar verdikleri için çiftçiler köstebekleri tarlalarında istemezler. Şimdi bir oyun oynayacağız, bir kişi tarladaki köstebek olacak, diğerleri ise tarladaki çiftçiler. Köstebek toprağın altından çıkmaya çalışırken çiftçiler de köstebeğin çıkmasını engelleyecek anlaştık mı? Kim köstebek olmak ister?” diye sorar. Bir kişi köstebek seçildikten sonra çiftçiler el ele tutuşarak köstebeğin etrafını sararlar. Öğretmen köstebeğe, toprağın altından çıkabilmesi için çemberden çıkması gerektiğini söyler ancak köstebek çemberden kaçmaya çalışırken çiftçiler ellerini aşağı yukarı kaldırarak köstebeğin kaçmasına engel olmaya çalışır. Köstebek çemberden çıkabildiğinde özgür kalır ve toprağın üzerine çıkar, oyun yeni bir köstebeğin seçilmesiyle bu şekilde devam eder.
5-“Çöpleri Toplayalım” Oyunu:
Öğretmen oyun öncesinde yere renkli bantlar yapıştırarak bir parkur hazırlar. Parkur şu şekilde hazırlanır:
Parkuru hazırladıktan sonra öğretmen çocuklara kısa bir öykü anlatır:
Çocuklar, biliyor musunuz bugün başıma neler geldi? Sabah evden çıkıp okula doğru yürürken daracık ve rengârenk bir sokağa girdim. Sokakta rengârenk evler, evlerin balkonundan sarkmış rengârenk çiçekler ve kaldırım kenarlarında yemyeşil ağaçlar vardı. Ancak bu sokağın bir sorunu vardı. Neydi bu sorun biliyor musunuz? Bu güzel ve renkli sokağın her yerinde yere atılmış çöpler vardı ve bu çöpler sokağın güzelliğini yok ediyordu. Sizce bu sokağı yeniden güzelleştirmek ve eski haline getirmek için ne yapmamız gerekir? (Cevaplar dinlenir.) Peki, şimdi farz edelim ki sınıfımız o rengârenk ama her yeri çöp dolu sokak. Ben yerlere o sokaktan topladığım çöpleri atacağım ve hepimiz birer çevreci olup çöpleri toplayacağız. (Öğretmen yerlere gazete kâğıdı, ambalaj vb. atıkları buruşturup atar.) Ancak bu sokakta bazı engeller de var. Bu engelleri aşabilmek için beni çok iyi dinlemeniz ve takip etmenizi istiyorum anlaştık mı? Söylediğim şekilde ilerleyerek çöpleri hep birlikte toplayıp, yolun sonundaki çöp kutusuna atacağız ve sokağımız tertemiz olacak. Haydi o zaman, başlayalım!
Öğretmen çocukları teker teker parkurun önünde sıraya dizer ve parkurun etrafında da yerlere atılmış çöpler yer almaktadır. Öğretmen eğlenceli bir müzik açarak çocuklara, “Çevreciler! Amacımız bu yoldaki engelleri aşarak elimize birer tane çöp alıp çöp kutusuna atabilmek. İlk engelimiz yoldaki taşlar. Bu taşlara basmamak için tek ayakla zıplayarak bu yolu geçeceğiz. Hazır mısınız?” der ve her çocuk tek ayakla parkuru geçerek eline bir çöp alır ve yolun sonundaki çöp kutusuna atar (Çöp kutusu parkurun sonundaki dikdörtgenden bir miktar uzağa yerleştirilir ve kutu isabet ettirilmeye çalışılır). Çöpünü atan çocuk tekrar sıraya geçer ve bekler. Öğretmen bu sefer yolu sürünerek geçeceklerini çünkü ağaçların dallarının meyvelerden dolayı ağırlaşıp sarktığını söyler. Yol bu sefer sürünerek geçilir ve yine birer çöp alınarak çöp kutusuna atılır. Daha sonra öğretmen istediği şekillerde yönerge vererek oyunu çocukların istediği kadar oynatır. (“Şimdi çift ayakla zıplayarak geçiyoruz”, “Şimdi emekleyerek geçiyoruz” vb.) Oyun sonlandığında öğretmen, “Çocuklar, hepiniz çok iyi birer çevreci oldunuz ve sokağı tertemiz yaptınız. Eminim ki siz de çöpleri hiç yerlere atmayacaksınız ve atanları gördüğünüzde uyaracaksınız. Çünkü çöpler yerleri ve toprağı kirleterek çevreye zarar verir. Şimdi hepinize iyi birer çevreci olduğunuz için bu madalyaları veriyorum.” Der ve kartondan hazırlanmış madalyaları çocukların boyunlarına asarak onları ödüllendirir.